FARKLI ÜLKELERDE TOHUMLUK ROYALİTESİNİN TOPLANMASI

18 Haziran 2017, 12:28

FARKLI ÜLKELERDE TOHUMLUK ROYALİTESİNİN TOPLANMASI

Uluslararası Tohumculuk Federasyonu (ISF), değişik ülkelerdeki tohumluk royalitesi toplama etkinliğini belirleme yolunda başarılı bir şekilde ilerlemektedir.


Uluslararası Tohumculuk Federasyonu bugünlerde, dünya genelinde tarımsal üretim yapan ülkeler tarafından kullanılan değişik standart tohumluk koruma mekanizmalarını gözden geçirmektedir. Çalışmanın önümüzdeki yıla kadar halka sunulması beklenmese de daha şimdiden bazı ilgi çekici sonuçlar sunmaktadır.

ISF Royalite Çalışma Grubu başkanı ve Limagrain Hububat Tohumları başkan yardımcısı Frank Curtis’e göre çalışmanın amacı, yalnızca ISF üyesi derneklere değil, dünya çapındaki bütün derneklere yararlı bilgiler sağlamaktır. Curtis “Avustralya, Birleşik Krallık ve bir kısım Kuzey Avrupa ülkeleri, bitki ıslahçılarına royalite ödenmesini sağlamada öncü konumdadırlar” dedi ve bunun ancak uygulama yapıldıkça daha iyi öğrenilebileceğini belirtti.

Curtis, aralarında aşağıdakilerin de bulunduğu, dünya çapında kullanılan birkaç farklı royalite toplama sisteminin varlığına da dikkat çekti:
• Transgenikler (aktarma genli bitkiler) konusunda günümüzde yaygın olarak kullanılan patentler,
• Çeşidin kendisini korumakla birlikte içerdiği genleri koruma kapsamına almayan Bitki Çeşit Koruma Sistemi,
• Sözleşme kanunu, dünya genelinde yaygın olarak kullanılmaktadır,
• Biyolojik özellikler, -örneğin bir hibrit çeşit- royalite toplama açısından sadece birinci jenerasyonda fayda sağlayacaktır ve
• Ticaret sırlarını – (bilgiyi) herkesten gizlemek; patent başvurusunda bulunmanız halinde, araştırmanızı yayınlamak zorundasınız. Bu durumda ıslahçı, içeriğini açıklamama fakat teknolojiyi kullanma şeklinde bir sözleşme ile teknoloji lisansını başkalarına verebilir.

Şu ana kadar analiz edilen ön bilgilere göre ISF Royalite Çalışma Grubu ülkeleri bu konuda en iyiden en kötüye doğru derece sırasıyla sınıflandırmıştır. Curtis, ilk beş sırayı alan ülkelerin, royalite toplama mekanizmalarında 1991 UPOV (Uluslararası Yeni Bitki Çeşitlerini Koruma Birliği) ve bitki ıslahçıları haklarını benimsemiş olduklarını ve bu ülkelerin şu anda bunun faydasını gördüklerini açıkladı. Curtis, “Bitki ıslahçı hakları, birçok ıslahçı açısından royalite toplamanın yaygın yolu olup, ıslahçıya kendi çeşidini tek yetkili olarak pazarlama hakkı tanır” şeklinde açıkladı.

Ancak hala UPOV 1978’i uygulamakla birlikte, revize edilmiş 1991 UPOV’u kabul etmemiş olan ülkeler bu hususta geride kalmaktadır. Örneğin Kanada, Polonya’nın hemen arkasından listenin neredeyse en alt sırasında yer almaktadır.

Bitki Çeşidi Koruma
Bitki Çeşitlerinin Korunması halihazırda dünya genelinde 70 ülkede uygulanmaktadır. UPOV’un 1991 revizyonu ise kendi kullanımları için mahsulden tohumluk ayıran çiftçilerin sahip olduğu haklara karşı bitki ıslahçı haklarını biraz daha fazla dengelemektedir. UPOV 1991, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde küresel bir standart haline gelmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde 1999 yılında kabul edilmiştir.

Curtis, “Avrupa’daki bazı mevzuatın, ıslahçının mahsulden tohumluk ayıran çiftçi ile doğrudan iletişime geçmesine imkân verdiğini ve bu çiftçilerin böyle yaptıkları için ödeme yapmalarının gerekmekte olduğunu söyleyerek, bu Avrupa’da işe yaramaktadır” dedi.

Ancak bu durum Kanada gibi, bitki ıslahçı haklarının UPOV 1978 sözleşmesinin eski versiyonuna dayandığı ülkelerde mümkün değildir. 1978 ve 1991 UPOV mevzuatı arasındaki temel fark, 1991 UPOV versiyonunun ıslahçı-ların sadece tohumluğa değil, aynı zamanda ürüne ilişkin haklarını da genişletmesidir.

Farklı Royalite Mekanizmaları
Dünyanın farklı yerlerinde değişik toplama mekanizmaları mevcuttur. Örneğin Avustralya, tohumluktan üretilen toplam ürüne bir tür vergi koyan ve tohum royalitesinin yerine geçen “son noktada royalite toplama” sistemi uygulamaktadır. Royalite toplama mekanizmalarının çoğunda, birçok ürün için söz konusu olan royalite, tohum satışı sırasında toplanırken, son nokta royalitesi toplanmasında ise satın alınan tohumdan üretilen zahireye uygulanır. Curtis’e göre Avustralya sistemi diğer ülkelerde de kolayca benimsenebilir.

Curtis, “Son nokta royalitesi Avustralya sistemini kökten değiştirdi” dedi. “Avustralya’daki tarımsal yapının gereği olarak üreticiler her yıl tohumluk almaz; ancak çeşit değiştirecekleri zaman yeni tohumluk alma eğilimindedirler ve ayrıca her iki ülkede de buğday ve arpa pazarlamasına ilişkin sıkı bir kontrol mevcut” şeklinde açıklamada bulunan Curtis, şunları ekledi: “Avustralya ve diğer bazı ülkeler, neyin alınıp neyin satıldığını bilmek ve izlemek için ideal bir yol sunan “dökme elevatör” sistemleri ile çalışmaktadır. Benzer tarımsal yapıya sahip olan diğer ülkelerin, yeni 1991 UPOV mevzuatına sahip bu sistemi benimsemeleri daha kolay olacaktır.”

Bu konuda öncülük yapan diğer bölgeler arasında Kuzey Avrupa ve özellikle İsveç yer alır. Bu ülkelerde, tohumluğun sadece yüzde 10’luk bir kısmı mahsulden ayrılır ve yüzde 90 gibi büyük bir kısmı ise sertifikalı tohumluk olarak satın alınır. Curtis, “Bu, şimdiye kadar incelediğimiz fikri ve sınai mülkiyet koruma sistemleri içerisinde, royalitenin yüzde 94 kadar yüksek bir kısmının gerçekten ıslahçıya gittiği en iyi seviyelerden biridir” dedi.

Finlandiya’da ise durum İsveç’e kıyasla oldukça farklı; her sene sadece yaklaşık yüzde 30 oranında tohumluk satın alınırken, yüzde 70’lik kısım çiftçi tarafından tohumluk olarak ayrılmaktadır. Curtis devamında şöyle söylemiştir: “Finlandiya hükümeti, tüm çiftçilerin ve ürün desenlerinin (münavebe sistemlerini) kaydını tutmanın ve düşük bir oranda da olsa çiftçi tarafından ayrılan tohumluktan royalite toplamanın kendileri için yararlı olduğunu düşünmektedir.”

Bunun yanı sıra, Fransa’da ise royalite toplama uygulaması, arpada değil yalnızca buğdayda uygulanmakta olup, işlem çiftçi tohumluğu satın aldığında değil, yalnızca ürün kooperatifte satıldığında gerçekleşir. Curtis’in ifade ettiğine göre; “Ürünün (zahire) satış yerinde ton başına belirli bir yüzde tahsil edilmektedir, ancak sertifikalı tohumluk satın aldığına ilişkin, fatura ibraz etmesi halinde üretici, royalite yüzdesinin iadesini talep edebilmektedir.”

Polonya, yaklaşık toplam 1.4 milyon tarım işletmesine sahip bir ülke olmasına rağmen royalite toplama açısından en gerilerde yer almaktadır. “Polonya’da, belirli bir büyüklükten, örneğin 10 hektardan küçük bir alanda çiftçilik yapmanız halinde royalite ödemekten muaf tutulursunuz” diyen Curtis şunları ekledi: “ISF Royalite Çalışma Grubu'nun güncel analizi, Polonya’da royalite gelirinin yalnızca yüzde 18’lik bir kısmının toplandığını göstermektedir.”

Neden Royalite Toplama Sistemi Benimsenmeli?
Curtis’e göre, bitki ıslahını teşvik etmenin pek çok sebebi vardır. “Hükümetler şayet çeşit geliştirme üzerine para harcıyorsa bu başka bir alan için kullanılması mümkün olan büyük bir yatırım demektir. Dünya gıda güvenliği önemli bir husustur ve öyle olmaya da devam edecektir, sera gazı salınımlarını azaltan, toprak verimliliğini arttıran ve erozyonu yavaşlatan sürdürülebilir tarım sistemleri hayati önemdedir” diyen Curtis, şöyle devam etti: “Neden bitki ıslahının etkili bir royalite toplama sistemi aracılığıyla kendi masrafını çıkarmasına izin verilmesin ki?” Fakat bunun faydaları para ile bitmez diyen Curtis, “Kendi kendine yetebilen bir çeşit geliştirme işinin yaratılması aynı zamanda, başka ülke ve şirketleri bitki ıslahı alanında iş birliği ve daha fazla yatırım yaparak bir araya getirmek gibi faydalar da sağlar” diye ekledi. Royaliteler hakkında tam ayrıntılı rapor, 2010 yılı sonunda ISF üye derneklerine verilecek ve bir sonraki yıl kamuoyuna açıklanacaktır.

Royalitenin En İyi Toplandığı İlk Beş Ülke
ISF Royalite Çalışma Grubu’nun, en sürdürülebilir olanın hangisi olduğunu belirlemek amacıyla değerlendirmeye alabileceği pek çok ülke daha bulunmaktadır; ancak en güncel ilk beş ülke arasında İsveç, Danimarka, Birleşik Krallık, İrlanda ve Finlandiya yer almaktadır.

UPOV Geçmişi
Bitki çeşitlerinin korunmasının belkemiği, merkezi İsviçre’nin Cenevre kentinde bulunan hükümetler arası bir kuruluş olan Uluslararası Yeni Bitki Çeşitlerini Koruma Birliği’dir (UPOV). UPOV, 1961 yılında Paris’te düzenlenen diplomatik bir konferans tarafından Yeni Bitki Çeşitlerinin Korunmasına yönelik Uluslararası sözleşmenin kabul edilmesiyle vücut bulmuş ve 1972, 1978 ve 1991 yıllarında ise revize edilmiştir. Sözleşmenin amacı bitki ıslahçılarının uluslararası alanda kendi çeşitleri üzerinde sahip oldukları fikri ve sınai mülkiyet haklarıdır. UPOV’a üyelik, bitki ıslahçılarına diğer üye ülkelerde kendi çeşitlerini koruma gücü verirken, üreticilere de koruma altına alınmış yabancı çeşitlere daha iyi bir erişim imkânı sağlar
(Shannon Schindle, SeedWorld, Ocak 2011)

  Tematik Medya