YAĞLI TOHUM ÜRETİMİNDE UMUT VEREN GELİŞMELER YAŞANIYOR

18 Haziran 2017, 12:28

Yağlı Tohum Üretiminde Umut Veren Gelişmeler Yaşanıyor

Türkiye Tarım Havzaları Projesi sektörde dışa bağımlılığın azaltılmasını hedefleyen bir proje. Sektör temsilcilerine göre Proje kapsamında ilk defa bu yıl destekleme primlerinin Ekim ayından önce açıklanması, yağlı tohum ekiminde olumlu sonuçlar elde edileceği beklentisi hakim.


Yemeklik yağ sektörünün ihtiyaç duyduğu yağlı tohumlarda dışa bağımlı olunması sektörde birtakım yeniliklerin de hayata geçirilmesinde etkili oldu. Sektör temsilcilerine göre 2009 yılı itibariyle yağlı tohum, ham yağ ve türevleri başlığı altında yapılan 2.2 milyar dolarlık ithalat ile Türkiye'nin petrolden sonraki en yüksek ithalat kalemi olan bu alanda, üreticinin yüzünü güldürecek çalışmalar yapılıyor. Bu noktada hükümetin strateji değişikliğine gittiğine dikkat çeken üretici kesim, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın bu yılın Ekim ayından önce açıkladığı destek miktarlarıyla sektörün rahat bir nefes alacağı görüşünde birleşiyor.

Türkiye'nin bitkisel yağ ihtiyacının yalnızca üçte birini karşılayabilen sektör, yağlı tohum üretiminde dışa bağımlılığın azaltılmasını hedefleyen Türkiye Tarım Havzaları Projesi’yle 2010 yılına olumlu bakıyor. Proje kapsamında ilk defa bu yıl destekleme primlerinin ekimden önce açıklanması, yağlı tohum ekiminde olumlu sonuçlar elde edileceği beklentisini doğuruyor. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından geçtiğimiz aylarda açıklanan Türkiye Tarım Havzaları Projesi'yle, bitkisel yağın can damarı olan yağlı tohum üretiminin artırılarak dışa bağımlılığın azaltılması hedefleniyor. Proje kapsamında ilk defa bu yıl 2010 yılı destekleme primleri Ekim ayından önce açıklanırken, bu durumun özellikle ikinci ürün yağlı tohum ekiminde olumlu sonuçlar doğuracağı vurgulanıyor.

Pazar büyüklüğü yaklaşık 4 milyar dolar olan bitkisel yağ sektörü, 5 milyon ton yağlı tohum işleme, 1.5 milyon ton rafine ve 1 milyon ton margarin üretim kapasitesine sahip. Sahip olduğu üretim kapasitesi ile dünyada önemli bitkisel yağ üreticileri arasında olan Türkiye'de, yıllar itibariyle yaklaşık 900-950 bin ton likit, 500-550 bin ton margarin ve 150-200 bin ton civarında da yem, boya, sabun gibi diğer sanayi kullanımı olmak üzere toplam 1.6-1.7 milyon ton bitkisel yağ tüketiliyor. 2009 yılında 665 bin tonu ayçiçeği yağı, 87 bin tonu mısır yağı, 98 bin ton da kolza (kanola) yağı olmak üzere toplam 900 bin ton likit yağ ve 515 bin ton da margarin tüketildi. Yine geçen yıl 800 bin ton ayçiçeği tohumu 39 bin ton soya fasulyesi, 850 bin ton pamuk tohumu (çiğit), 112 bin ton kolza tohumu olmak üzere toplam 1.8 milyon ton yağlı tohum üretildi ve bu tohumların işlenmesinden 510 bin ton ham yağ elde edildi.

Bitkisel yağda dışa bağımlık sürüyor
Yerli üretim, ülkenin bitkisel yağ ihtiyacının yüzde 30'unu, diğer bir ifadeyle yalnızca üçte birini karşılarken, geriye kalan ihtiyaç yağlı tohum veya ham yağ ithalatıyla karşılanıyor. Bu da Türkiye'nin aslında bitkisel yağda net ithalatçı ülke olduğunu gösteriyor. 2008 yılında ithalata 3 milyar dolar ödenirken, bu rakam 2009 yılında yağlı tohum ve ham yağ fiyatlarının dünya piyasalarında aşırı düşmesi nedeniyle 2.2 milyar dolar oldu. Türkiye geçen yıl, 586 bin ton ayçiçeği tohumu, 974 bin ton soya fasulyesi, 158 bin ton kolza tohumu olmak üzere 1.7 milyon ton yağlı tohum ithalatı gerçekleştirirdi. Ayrıca 2009 yılında, 342 bin ton ayçiçeği ham yağı, 83 bin ton mısır ham yağı, 497 bin ton palm yağı olmak üzere toplam 940 bin ton da ham yağ ithalatı yapıldı.

Sektör aktörlerine göre, ülkenin yağlı tohum üretim potansiyeline rağmen, tahıl üretiminin birinci planda tutulması, yağlı tohum üretimine gereken önemin verilmemesi, korumalarda ve devlet desteğinde yağlı tohumların ihmal edilmesi Türkiye'nin yağlı tohum üretiminde yetersiz kalmasına neden oluyor. Dünyanın en modern teknolojilerine sahip olan bitkisel yağ sektörünü gelecekte bekleyen en büyük tehlike olarak ise, hammadde bakımından dışa bağımlı olunması görülüyor. Çünkü bu durumda Türkiye, dünyadaki yağlı tohum ve ham yağ fiyatlarındaki artış ve hızlı düşüşlerden olumsuz etkileniyor. Sektörde ayrıca, son yıllarda sıklıkla görülen yağlı tohum ihracatçısı ülkelerin ihracatlarını kısması, ihracata yeni vergiler koymaları, kendi kırma ve rafine kapasitelerini artırmaları gibi sebeplerle, gelecekte yağlı tohum veya ham yağ bulmakta güçlük çekileceği endişesi de hakim. Sektör temsilcileri, yağlı tohumların Türkiye'de üretilmesi bir yana rafine edilmiş ambalajlı ürün almak zorunda kalacağına vurgu yapıyor. Sektör aktörleri, yağ fiyatlarının düşmesine rağmen yaşanan talep daralmasının etkisi ile krizden nasiplerini aldıklarının da altını çiziyor. Bitkisel yağ sektörü geçen yılı iç piyasada haksız rekabetten doğan fiyat dengesizlikleri dışında, döviz kurlarının ve dünya ham yağ fiyatlarının istikrarlı seyretmesi nedeniyle yine de dengeli geçirirken, yerli üretimi desteklemek ve üreticiyi korumak amacıyla devletin aldığı referans fiyat uygulaması, gözetim fiyatı ve tarife kontenjanı uygulamaları sektöre rahat bir nefes aldırdı. Sektörde beklenti, 2010 yılında yağlı tohum ve ham yağ fiyatlarının geçen yıl gibi bir seyir izleyeceği, büyük bir artış beklenmediği yönünde. Ancak fiyatların dünya konjonktürüne ve petrol fiyatlarına bağlı olarak değişebileceği de belirtiliyor. Sektörde büyüme bitkisel yağ tüketiminin yükselmesi ve ihracatın artmasıyla mümkün olurken, son yıllarda yağ tüketiminde önemli sayılacak artış olmamasına rağmen ihracatın 2010 yılında da aynı ivme ile devam etmesi bekleniyor. İthalat miktarının ise tamamen yerli üretime bağlı olarak değişmesi söz konusu.
(Dünya Focus, 02 Kasım 2010).
  Tematik Medya