TOBB TÜRKİYE TARIM MECLİSİ TOPLANDI

18 Haziran 2017, 12:28

TOBB TÜRKİYE TARIM MECLİSİ TOPLANDI

Meclis üyelerinin katılımıyla 03 Şubat 2011 tarihinde gerçekleştirilen Meclis Toplantısı’nın 2. gündem maddesinde Türkiye’de tohumculuk sanayisi ele alındı. Tohumculuk konusunda katılımcılar tarafından ortaya atılan görüşler aşağıda yer alıyor.

Meclis Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda Türkiye Tohumcular Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Cenk Saraçoğlu, “Türkiye’de Tohumculuk Sanayi” konulu bir sunum yaptı. Gerçekleştirilen sunum özet şekilde aşağıda yer alıyor.

Bitkilerde döllenme sonunda yumurtacıkta oluşan ve aynı türden yeni bir bitki oluşmasını sağlayan taneye tohum denmektedir. Tohum canlı bir organizma olup öcü ya da genetik bir mekanizma değildir. Frenkeştayn gıda ve bunların yetişmesine neden olan tohum diye bir şey yoktur.

Türkiye’de tohum sanayi 1860’larda ABD ve Mısır’dan pamuk tohumluğu ithaliyle başlamıştır. Tohum sanayi tarihinde en önemli dönem, 1950 yılıyla birlikte başlayan devlet kuruluşları esaslı çağdaş ve resmi bir tohumluk üretim ve dağıtımı süreci başlatıldığı dönemdir. 1961 yılında ilk özel tohumculuk şirketi kurulmuş, 1982 yılı itibariyle ise tohumculukta özelleşme dönemi başlamış ve zaman içinde özel şirketlerin sayısı hızla artmıştır.

Tohumculuk sanayisi bitkisel üretim için “tohumluk girdisi” sağlayan iş ve faaliyetlerin tümünü, tohumculuk sektörü ise tohumculuk sanayisi ile bu sanayiyi düzenleyen ve denetleyen devlet kuruluşlarını kapsamaktadır.

Tohumculukla ilgili 4 kanun, 2 kararname, 2 genelge ve 20 yönetmelik bulunmaktadır. Özellikle 2006 yılında çıkarılan 5553 sayılı Kanun, tohumculuğun çerçevesinin çizilmesi ve belirsizliklerin giderilmesi açısından çok önemlidir. 5042 sayılı Islah Kanunu da tohumculuğun gelişmesi açısından çok önemlidir. Bu Kanun gereği, tohumu yetiştiren/geliştiren kişiden başkası tohumu sattığında, bunun getirisini tohumu yetiştirene ödemek zorundadır. Bu Kanun öncesinde, tohumları başkaları kullanabildiğinden, firmalar açık döllenen tohum ticaretine girmek istemiyorlardı. Bu Kanun ile bu durumun önüne geçilmiş, tohumculuğun gelişmesinin önü açılmıştır. Türkiye’de halen her yıl 60-70 kadar bitki türüne ait, 3-4 bin bitki çeşidinde 350 bin ton/yıl kadar sertifikalı/standart tarla ve sebze bitkileri tohumluğu üretilmektedir. Bu yeterli bir miktar değildir. Amacımız bu rakamın 500 bin ton/yıla ulaşmasıdır. Toplam sertifikalı/standart tohumluk üretim ve kullanım miktarı yıldan yıla artmaktadır. Ülkemizde tohum ithalatı, sebzeler hariç “doğrudan çiftçi kullanımı için” yapılan ithalat ile sınırlıdır. Sebzeler dışındaki ithalat, ya ihracat ya da yurt içi tohumluk üretimi için yapılan ebeveyn tohumluk ithalatıdır. Hibrit (F1) sebze tohumluğu ithalatı ise “eşyanın tabiatı gereği” olup bu grupta “çeşit=yeni teknoloji” ile onu taşıyan tohumu birbirinden ayırmak teknik ve ticari bağlamda çok zordur.

Tohum sanayisinin en önemli özelliklerden biri, ayrıca işi en zorlaştıran konu tohum üretim sürecinin 10-15 yıl arasında olmasıdır. Çok kolay gibi gözükse de, tohum üretimi için ciddi bir alt yatırıma ihtiyaç duyulmaktadır. Bir tohumun pazara sürülmesi demek, en az 10 yıl onun üzerinde çalışılmış olduğu anlamına geliyor. Tohumculuğun en büyük zorluğu süredir. Tohumculukla ilgili ikinci sorun, nakit akışının zorluğudur. Ocakta harcama yapmaya başlanmakta, dönüş en az 18 ay sonra gerçekleşmektedir. Bu durum ise tohumcuları ciddi bir finans zorluğu ile karşı karşıya bırakmaktadır. Normalde pazara arz ediliyorsa sertifikalı tohum kullanım yüksektir, ancak bireysel kullanımlarda sertifikalı tohum kullanımı düşmektedir.

Buğday tohumu ihtiyacının yüzde 42’si, arpa tohumu ihtiyacının yüzde 18’i, çeltik ihtiyacının yüzde 52’si, patates ihtiyacının yüzde 27’si, sebze (tarla) ihtiyacının yüzde 35’i, ayçiçeği, mısır ve pamuk ihtiyacının tamamı ülkemizde karşılanmaktadır.

Türkiye Tohumcular Birliği, Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği, Bitki Islahçıları Alt Birliği, Fide Üreticileri Alt Birliği, Fidan Üreticileri Alt Birliği, Tohum Yetiştiricileri Alt Birliği, Tohum Dağıtıcıları Alt Birliği ve Süs Bitkileri Üreticileri Alt Birliği olmak üzere toplam 7 alt birlikten oluşmaktadır. 1980 öncesinde 3 tohum firması bulunurken, 1999 yılında 60 ve bugün 398 firma bulunmaktadır. Firmaların bölgelere göre dağılımına bakıldığında, 132 firma ile İç Anadolu Bölgesi, 107 firma ile Marmara Bölgesi dikkat çekmekte, geri kalan diğer bölgelere yayılmıştır.

Tohumculuk sektöründe ar-ge çok önemlidir. Toplam satış tutarının ar-ge’ye ayrılan oranına bakıldığında, bu oran tohum sanayisinde yüzde 10-15 arasındadır. Ancak hem personel hem de ekipman olarak bazı sıkıntılar yaşanmaktadır. Şirketlerin ölçekleri küçüktür ve ölçeği küçük olunca atılımlar da küçük olmaktadır. Ayrıca sermaye yeterli olmadığı gibi üretim maliyetleri de çok yüksektir. İhracatı en çok etkileyen başka bir konu ise kur politikalarıdır.

Üretim aşamasına tohumcular dahil edilmeye çalışılsa da, üretim tohumcuları değil, üreticileri ilgilendirmektedir. Türkiye’de hiçbir şekilde GDO’lu tohum üretilmemekte, pazarlanmamakta, ithalatı yapılmamaktadır. Ancak medyanın yanlış yönlendirmesiyle Türkiye’de üretilmiş olanla ithalat karıştırılmaktadır. Türkiye’de üretim aşamasında GDO bulunmamaktadır. Hormon, hibrit ve GDO ayrı şeylerdir. Halihazırda zaten bu teknoloji Türkiye’de bulunmamaktadır. Bu sebeple şehir efsanelerine inanılmamalıdır. Tohumda ne ülkemizde üretilen ne de ithal edilen ürünlerde GDO bulunmaktadır. Yetiştirilen ürünler ise tohumcuların sorumluluğunda değildir. Tohumcular, son dönemde basında da çıkan haberler sonucunda, sürekli her ortamda kendilerini anlatmak zorunda kalmıştır.

Tohumculuk sektöründe Ar-Ge çok önemlidir. Toplam satış tutarının Ar-Ge’ye ayrılan oranına bakıldığında, bu oran tohum sanayisinde yüzde 10-15 arasındadır. Ancak hem personel hem de ekipman olarak bazı sıkıntılar yaşanmaktadır. Şirketlerin ölçekleri küçüktür ve ölçeği küçük olunca atılımlar da küçük olmaktadır. Ayrıca sermaye yeterli olmadığı gibi üretim maliyetleri de çok yüksektir. İhracatı en çok etkileyen başka bir konu ise kur politikalarıdır.

Üretim aşamasına tohumcular dahil edilmeye çalışılsa da, üretim tohumcuları değil, üreticileri ilgilendirmektedir. Türkiye’de hiçbir şekilde GDO’lu tohum üretilmemekte, pazarlanmamakta, ithalatı yapılmamaktadır. Ancak medyanın yanlış yönlendirmesiyle Türkiye’de üretilmiş olanla ithalat karıştırılmaktadır. Türkiye’de üretim aşamasında GDO bulunmamaktadır. Hormon, hibrit ve GDO ayrı şeylerdir. Halihazırda zaten bu teknoloji Türkiye’de bulunmamaktadır. Bu sebeple şehir efsanelerine inanılmamalıdır. Tohumda ne ülkemizde üretilen ne de ithal edilen ürünlerde GDO bulunmaktadır. Yetiştirilen ürünler ise tohumcuların sorumluluğunda değildir. Tohumcular, son dönemde basında da çıkan haberler sonucunda, sürekli her ortamda kendilerini anlatmak zorunda kalmıştır.

Görüş ve Katkılar
- Patates ithalatı, genel ithalat içinde önemli bir yer tutmaktadır. Yıllar içinde 6,8 milyon dolar ile 17 milyon dolar arasında patates ithalatı yapılmaktadır. Son dönemlerde yerli üretimde önemli bir değişim yaşanmadığından, şok bir tedbir alma gereği duyulmuştur. Bu karara göre, yurt içinde üretilen tohumun desteklenmesine, ithalatın destek dışında bırakılmasına karar verilmiştir. Ancak bu şekilde, ülkemizde tohumculuğun gelişmesine katkı sağlanabilecektir. Yurt dışından anaç/orijinal tohumun doğrudan çiftçiye verilmesi doğru değildir, yapılması gereken üretimi artırmaktır, ülkemizin 100 bin ton civarında sertifikalı tohum ihtiyacı bulunmaktadır. Bu ihtiyacın karşılanması için yurt içindeki firmaların gelişmesi ve üretimin artması gerekmektedir. Patates konusunda ise çeşit geliştirmek gerekmektedir. Bu amaçla TAGEM bir çalışma başlatmıştır ve 2012’de birkaç çeşit patates gelmesi beklenmektedir. Sertifikalı tohum üretimi ve kullanımının belli bir plan dahilinde geliştirilmesi, istikrarlı bir şekilde desteklenmesi planlanmaktadır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tohumun planlamasını yapmaktadır. Bu planlama kapsamında sertifikalı tohum kullanımı ve üretimi desteklenmektedir. Son 8 yılda üretim 145 bin tondan 385 bin tona ulaşmıştır. Hedef ise 2 milyon 200 bin ton tohum üretmek ve ülke ihtiyacını karşılamaktır. Sertifikalı tohum kullanımı şu an yüzde 35, ancak amaç yüzde 60’lara çıkmaktır. Her damak tadına hitap eden tohum olmasa da en azından ihtiyacı karşılayabilmesi amaçlanmaktadır (Talat Şentürk, TÜGEM).

- Tohumcuların son dönemki çabalarını destekliyoruz. DPT olarak benzer konularda sıkıntı yaşanmaktadır. Bunun sebebi temel olarak yanlış algılamalardır. Türkiye her şeyi yapıyor, neden tohum üretemiyor, neden tohum planlanmıyor denilmektedir. DPT olarak Tarımsal Araştırma Genel Müdürlüğü’ne (TAGEM) Türkiye’de geliştirilen çeşitlerle ilgili bir çalışma yaptırılmıştır. Bu çalışma 1.000 civarında bitki ve hayvan çeşidini içermektedir. Ancak bu kitapçık sadece TAGEM tarafından geliştirilen çeşitleri içermekte, diğerlerini kapsamamaktadır. Tohumcuların bu çabalarının artarak devam etmesini istiyoruz (Yurdakul Saçlı, DPT).

- Tohumculuk şirketlerinin yabancı menşeli olması, tohum ile ilgili basındaki yansımaları tetikleyebilmektedir.

- Üretici doğal olarak pazarın talep ettiği tohumu istemektedir. Ülkemizde bu ihtiyacın karşılanabileceğine dair kuşku vardır.

- Patates tohumunun sertifikalandırılmasında ülkemizde bazı sorunlar yaşanmaktadır. Türkiye’nin sertifikalandırma kapasitesi 50-60 bin ton iken, ihtiyaç 200-250 bin ton civarındadır. Türkiye’nin bu kapasiteyi geçmesi ve tüm ihtiyacı karşılaması çok mümkün görünmemektedir.

- Tohum üretiminin maliyeti çok yüksektir. Maliyet destekleri yanında, yeni bir destek modeli oluşturmalıdır.

- Tohumculukla ilgili oluşan yanlış algıyı düzeltmek için sadece basın üzerinden mesaj vermek yeterli değildir, doğrudan üreticiye ve çiftçiye de ulaşmak gerekmektedir (Mücahit Taha Özkaya).

- Türkiye zamanla tohumcu bir ülke olacak, Türk teşebbüsü Orta Doğu’ya ve Orta Asya’ya giderek tohum üretecektir. Ama şu an tohumluk üretim faaliyetleri yüksektir, üretim yurt dışına kaymaktadır. Bunu engellemek ve tohumculuğun önünü açmak için bir projeksiyon yapılmalı ve bu projeksiyona göre bir destek stratejisi planlanmalıdır (Süleyman Karahan).

  Tematik Medya